" Hadis "
Henüz yorum yapılmamış.
Hadisler hakkındaki şüphelerin ortaya çıkmasındaki sebepler nelerdir?
Hadisler hakkındaki şüphelerin ortaya çıkış sebepleri nelerdir? Bu şüpheleri kimler ortaya çıkarmıştır?
Cevap:
“İyi bilin ki, ben kitabı ve bununla beraber bir mislini (sünneti) de (Allah’dan) aldım. Dikkat edin! Karnı tok vaziyette iken, koltuğuna yaslanmış bir şekilde : “Bizim için bu Kur’an yeterlidir. Onda helal bulduğunuzu helal kabul edin, haram bulduğunuzu da haram kabul edin” diyecek (ve hadislerimi inkar edecek) olan bir adamın gelişi yakındır”. (Beyhaki)
Hadislerin sıhhati hakkındaki şüpheleri İslamiyet’i ortadan kaldırmak isteyen kafirler ortaya çıkarmıştır
İslam’ın ikinci ana kaynağı olan hadislerin, doğuşundan günümüze İslam toplumlarını oluşturma ve yaşatma alanında mühim bir rolü olmuştur. Hadisler İslam’ın yayılmasına etkide bulunmuş, farklı kültür ve coğrafyada yaşadıkları halde, İslam toplumlarını birbirine yakınlaştırarak, homojen bir kültürün oluşmasında etkin bir rol üstlenmiş, tarih üstü bir karaktere bürünerek Asrı saadeti sürekli bugüne taşımıştır. İslam’ın sürekliliğini sağlayan geleneği hadis oluşturmuştu. Bu geleneği korumak için her türlü değişime karşı mukavemet vazifesini de yine hadis sağlamıştır. Bu özellikleriyle sünnet/hadis İslam toplumlarını şekillendirme, kimliklerini muhafaza etme ve sömürge karşıtı faaliyetleri beslemede büyük bir ehemmiyet arz etmiştir. Bilhassa 18. asırda oryantalistlerce “militan”, "aktivist” ve “fundamantalist” olarak nitelendirilen ihya hareketlerine hadislerin büyük tesiri olmuş ve bu hareketler İslam toplumlarının batılılaşmasında en büyük engel teşkil etmiştir. (Klasik Oryantalizmi Hadis Araştırmalarına Sevk Eden Temel Faktörler - Mehmet Görmez)
Sömürgeciliğin keşif kolu vazifesini gören Oryantalistler, Müslümanları dinlerinden uzaklaştırmadıkça, İslam ülkelerini sömürgeleştiremeyeceklerini ve onların mukavemetini kıramayacaklarını anlamışlardı. Müslümanlardaki mukavemet gücünün, Kur’an ve hadislerden kaynaklandığını, eğer Müslümanların Kur’an ve hadislere olan itimadlarını kırarlarsa, bu alanda başarılı olacaklarını düşünüyorlardı. Müslümanları Kur’an’dan soğutmanın zorluğu, ister istemez hadisler üzerinde daha çok durmayı netice verdi. Hadise vurulacak darbe Müslümanlar arası homojenliği ortadan kaldıracak, birlik beraberlik ruhunu öldürecek, sömürgecilere karşı direniş kırılacak, aynı zamanda İslam ülkelerinin batılılaşmasına vesile olacaktı. Oryantalist çalışmalar, bilhassa 1850 – 1950 yılları arasında hadis üzerinde yoğunlaşmıştır. Bu yıllar sömürgeciliğin de, en revaçta olduğu dönemlerdir.
19. yüzyıl sonları ve Birinci Dünya Savaşı sonrasında Avrupalı oryantalistler, sömürgeleştirilen İslam ülkelerinde faaliyetlere giriştiler ve kısa zamanda netice aldılar.
Oryantalistlerin çalışmaları neticesinde Müslümanların hadis ve sünnete bağlılığında çözülmeler başladı. Bazı Müslümanlarda hadislerin sıhhatine aşırı bir güvensizlik oluştu. Bir kısım Müslümanlar Kur’an bize yeter hadise lüzum yok derken, bir başka grup mütevatir hadisleri bile inkar ediyor, başka bir grup, aklına uyanı kabul edip, uymayanı red ediyor. Bir başka kısım Buhari, Müslim gibi hadis otoritelerinin kitaplarında, mevzu hadis olduğunu söylüyor, bir kısmı da sahabelere dil uzatıyordu. (Kütüb-i Sitte - İbrahim Canan)
Tarihi sürec itibarıyla araştırıldığında, 20. yüzyıla kadar hadis ve sünnete Müslümanların bu şekilde yaklaşmadığı, bu sünnet düşmanlığı veya sünnete itimadsızlığın geniş boyutlarda bu asırda ortaya çıktığı görülür. Kaynak: https://www.sorusorcevapbul.com - Hadisler hakkındaki şüphelerin ortaya çıkmasındaki sebepler nelerdir?