" Fıkıh "
Henüz yorum yapılmamış.
Cuma hutbesinde konuşmanın hükmü nedir?
Hatip minbere çıkınca cemaatin konuşmasının hükmü nedir?
Cevap:
Hatip minbere çıkınca cemaatin sükût etmesi gereklidir, konuşmak tahrimen mekruhtur
Hatip minbere çıkınca cemaatin konuşmayıp sükût etmesi, selâm alıp vermemesi, nafile namaz kılınmaması icap eder. Hattâ hutbede Resulü Ekrem Efendimiz'in (asm) mübarek isimleri zikredilince cemaatin Salâtüselâmda bulunmaksızın yalnız dinlemekle iktifa eylemesi efdaldir. İmam Ebû Yusuftan bir kavle göre bu halde gizlice Salâtüselâm okunur.
(Büyük İslam İlmihali)
Biri de, Şâfiî’nin ve Ahmed’in, hutbeyi işitmeyenin, hutbe esnasında, söz söylemesi caizdir, lâkin susmak müstehaptır kavli ile Ebû Hanîfe’nin, duyana da, duymayana da konuşmak haramdır kavli, ve Mâlik’in, yakın olsun, uzak olsun susmak vâciptir kavlidir.
Zira konuşmak, çoklarını Allah ü Teâlâ’dan meşgul eder ve hatibin, Allahü Teâlâ’nın kelâmı üzere vaaz ü nasihatini dinlemeyi ve hutbeden maksad olan manayı kaçırır. Bu da, bu vaaz ve hatırlatma sebebi ile kalbin Allah ü Teâlâ ile cemiyyet ve huzurda olmasıdır. Çünkü hutbe, Allah ü Teâlâ’nın huzuruna ulaştıran dehliz ve aralıktır. Onu dinlemeyen de, Cuma namazında Allah ü Teâlâ’nın huzuruna girmek istidat kuvveti hâsıl olmaz. Kalb cem'iyyeti hâsıl olmayınca da, Cum'anın ma'nâsını kaçırır ve namazı sâdece şekilden ibaret kalır.
Biri de, Ebû Hanîfe’nin, Mâlik’in ve eski kavlinde, Şâfiî’nin hutbeyi işitenin, hattâ hatîbin konuşması, ya'nî hutbeden başka dünyâ kelâmı söylemesi haramdır. Ancak Mâlik, hatîbin, içinde namaza faideli olan, girenleri, oturanların boyunları üzerinden geçmekten men etmek gibi maksadlarla söz söylemesi caizdir buyurdu. Eğer muayyen bir kimseye hitab ederse, o kimsenin cevâb vermesi caiz olur. Hazret-i Osman’ın, Hazret-i Ömer’le (ra) yaptığı gibi. Şafiî Ümm kitabında buyurur ki, hatibin ve cemaatin, konuşması haram değil, mekruhtur. Ahmed’den meşhur olan, hatibin değil, dinleyenin konuşması haramdır. Birincisi teşdîddir. İmam Ahmedin sözünde teşdîd vardır. Şâfiînin yeni kavlinde tahfîf vardır. Böylece iş, Mîzânın iki mertebesine râci' oldu. Birinci kavlin vechi, Allah ü Teâlâ’nın A'raf sûresi ikiyüz dördüncü: «Kur'ân okunduğu zaman, hemen onu dinleyin ve susun» âyetinin zahiri ile ameldir. Tefsîr âlimleri buyuruyor ki, bu ayet, Cuma günü hutbeyi dinlemek hakkında nazil olmuştur. İmam Mâlik’in kavlinin vechi, boyunları üzerinden atlamayı men' etmek, hutbenin esasını teşkil eden, emr-i ma'rûf ve nehy-i münker kısmındandır. İmam Ahmed’in kavlinin vechi, hatibîn mertebesi o kadar sertlik iktizâ etmez. Çünkü o, şerîatin sahibinin vekilidir. Bunun için iki kavilden biri üzere umûm-i hitabın altına girmez. Şâfiînin yeni kavlinin vechi, susmak emrini mendûba hamletmektir. Bunun için konuşmak mekruh olur. Bilhassa Allahü Teâlâ ve Resulünden bahseden sözleri dinleyenin konuşması. Nitekim cem' huzurunun veya cem'-ül cem' huzurunun ehli bunun üzerindedirler.
(Mizan-ül Kübra)
Hutbe okunurken konuşmak ve konuşan birini konuşmaması için uyarmak tahrîmen mekruhtur.
Hatta hatip ile cemaatin dinî meselelerde soru-cevap şeklindeki konuşması dahi -Hz. Peygamber'den bu yönde bazı uygulamalar rivayet edilmekle birlikte- cami disiplinini bozacağı gerekçesiyle hoş karşılanmamıştır. Hutbe dinleyenlerin sağa sola bakmaları, selâm verip almaları da mekruhtur. Hatta Hz. Peygamber'in adı anıldığı zaman ya sessiz kalmalı ya da içinden salâtü selâm etmelidir. Hutbe esnasında namaz kılmak dahi mekruhtur.
(İman ve İbadetler / Diyanet İşleri Başkanlığı) Kaynak: https://www.sorusorcevapbul.com - Cuma hutbesinde konuşmanın hükmü nedir?