" Muhtelif "
Henüz yorum yapılmamış.
Ölümden korkmak günah mıdır?
Ölüm korkusunda günah var mıdır? Ölüm korkusunun dinimizdeki anlamı ve yeri nedir?
Cevap:
Değerli Kardeşimiz;
Ebu Hureyre (ra) rivayet etmiştir:
“Ağız tadını gideren ölümü çok anınız.” (Tirmizi)
Ölüm anıldığında, akla getirildiğinde insanı gafletten kurtarır ve günahlardan uzak tutar. Hatta gaflete düşmemek için ölümün birçok kez akla getirilmesi gerekmektedir.
Fakat ölümden korkmak, insana büyük sıkıntılar verip, hayatını yaşanmayacak hale getirmemelidir. Bu korkma duygusu, Cenab-ı Hakk’ın emirlerini yerine getirmek ve yasakladıklarından uzak durmak gibi davranışlarını düzeltmekte kullanılmalıdır.
Müslüman korku ile ümid arasında olmalıdır
Hz. Enes (ra) anlatıyor:
"Resulüllah (asm) ölmek üzere olan bir gencin yanına girmişti. Hemen sordu:
"Kendini nasıl buluyorsun?"
"Ey Allah'ın Resulü (asm), Allah'tan (cc) ümidim var, ancak günahlarımdan korkuyorum." diye cevap verdi. Resulüllah da (asm) şu açıklamayı yaptı:
"Bu durumda olan bir kulun kalbinde (ümit ve korku) birleşti mi Allah (cc) o kulun ümit ettiği şeyi mutlak verir ve korktuğu şeyden de onu emin kılar." (Tirmizî, İbnu Mâce)
AÇIKLAMA:
Resulullah (asm):
"Kendini nasıl buluyorsun?" sözü ile; "dünyadan âhirete intikal ederken kalbinde ne hissediyorsun, Allah'ın (cc) rahmetinden ümit mi, yoksa Allah'ın (cc) gadabından korku mu?" demek istemiş, genç de böyle anlamıştır.
"Bu durumda olan" demek, "ölüm halinde sekerât halinde" demektir. Âlimler, düşmanla mübâreze, kısas, idam anları gibi, ölümle burun buruna olunan bütün halleri bu hükme dâhil ederler. Kişi o durumlarda Allah'ın (cc) rahmetinden ümit ettiği ve günahları sebebiyle de gadabından korktuğu takdirde, hadisteki müjdeye mazhar olacaktır.
Korktuğundan emin kılması, kulun günahlarını affetmesi demektir.
Resulüllah (asm) bu hadisleriyle, ölümün yakın olduğu hallerde Mü'min’in takınması gereken ruhî ve fikrî âdâbı talim buyurmaktadır.
Buhâri ve Müslim rivâyet etmektedir:
Allah'ın Resulü (asm), ashâbının bir hâlinden haber alması üzerine hutbe okumuş ve şöyle buyurmuştur:
"Bana cennet ve cehennem arz olundu. Hayır ve şerrin çokluğu bakımından o günkünün benzerini görmedim. Eğer siz benim bildiklerimi bilmiş olsaydınız elbette daha az güler ve daha çok ağlardınız.” Ashab bu kadar üzüntülü bir gün geçirmedi, başlarını örterek ağladılar. (Şamil İslam Ansiklopedisi)
Mü'minler Allah'tan (cc) ümid kesmemekle yükümlüdürler
“De ki: “Ey nefisleri aleyhine (günah işlemekle ömürlerini) isrâf eden kullarım! (Günahlara bulaştık diye) Allah’ın rahmetinden ümid kesmeyin! Şübhesiz ki Allah, bütün günahları bağışlar!” Doğrusu, Gafûr (çok bağışlayan), Rahîm (kullarına çok merhamet eden) ancak O’dur.” (Zümer, 53)
Çünkü umutsuzluk insanı kendini düzeltme, arındırma çabalarından yoksun bırakır. Kur'an, Mü'min’in her durumda umut içinde olmasını gerektirecek müjdelerle doludur:
"…Rabbiniz pek geniş bir rahmet sahibidir..." (En'am, 147)
İslam alimleri bu tür Kur'ânî yönlendirmelerden yola çıkarak Mü'min’in sürekli korku ve ümit arasında olması gerektiğini belirtmişlerdir.
Allah’a emanet olunuz. Kaynak: https://www.sorusorcevapbul.com - Ölümden korkmak günah mıdır?