" Muhtelif "
Henüz yorum yapılmamış.
Gençleri gayr-ı ahlakî ilişkilere sürükleyen etkenler nelerdir?
Bu zamanda gençleri gayr-ı ahlakî ilişkilere sevk eden etkenler nelerdir?
Cevap:
Zararlarını, sonunu düşünmemek
İman zayıflığı, dini konuda eğitim eksikliği,
Karşı cinsle arkadaşlık, günümüzde bir hayli revaç bulmuş, her yönü, her şekli ve her müessesesiyle insanı uçurumlara sürükleyen bir virüstür.
Bu tarz arkadaşlıklara karşı İslam’ın ortaya koyduğu bir kısım esaslar vardır. İnsanlar bunlara başvurdukları sürece, fuhuş girdabına kapılmayacak ve fuhuş cereyanları önünde sürüklenip zarar görmeyeceklerdir.
İslam esaslarına ve Kur’an düsturlarını bilmemek ve riayet etmemek insanların, bu fuhuş sellerine kapılıp sürüklenmelerini sağlar. Böyle bir netice ise, Müslümanların en çok endişe etmesi gereken bir meseledir.
Zevk ve eğlenceye düşkünlük,
“Dünyaya bir kere gelinir. Sonun başlangıcı yoktur. Gülün, eğlenin, bir yıldırım hızıyla geçen ömrünüzü zevk ve safa ile geçirin. İman, ahiret, ibadet, helal, haram, ölüm gibi size sorumluluğunuzu hatırlatacak ve zevklerinizi kısıtlayacak kavramları düşünmeyin. Siz bir kelebek kadar hür ve kayıtsız olmalısınız.”
Yukarıdaki ifadeler bir hayat felsefesidir ve adına hedonizm denir. Dilimizde “hazcılık” veya “zevkçilik” diye ifade edilebilir. Kökleri Eski Yunan’a kadar gider. Günümüzde pek çok insan bu felsefeyi savunuyor ve hayata sadece zevk gözlüğüyle bakıyor.
Zevkin sınırı yoktur. Tekrarlanan hazlar, tat vermez olur. O zaman yeni ve değişik zevklerin peşine düşerler ve ortaya bin bir türlü rezillik çıkar.(Ömer Sevinçgül)
Bediüzzaman Said Nursi’nin yaklaşımı içinde insan;
Duygularını, menfaatlerini korumaya dönük “kuvve-i şeheviye”, kendini savunmaya yönelik “kuvve-i gadabiyye” ve iyiyi kötüden ayırt etmeye yönelik “kuvve-i akliye” ile kontrol eder. Bu durumlarda aşırılıklardan uzaklaşılması, sükûnet halini ortaya çıkaracaktır. İdeal kıvamda bir araya getirilen bu kuvvelerin etkileri bir ahenk oluşturup birbirini dengeleyecektir. Kuvve-i şeheviyyenin dünyayı yutsa tok olmayacak sınırsız arzularını, kuvve-i gadabiyye ve kuvve-i akliye frenleyecek, tecavüzlerin önlenmesinde önemli bir zemin oluşacaktır. (İşârâtü’l-İ’caz)
Şüphelilerden kaçınmamak,
Kişileri uçuruma götüren hareketler genellikle küçücük ilk adımlarıdır.. Zira şeytan sinsi bir varlıktır. Kişiyi sürüklemek istediği uçuruma adım adım bir plan dairesinde götürür. Bu sayede insan uçurum gittiğinin farkına bile varmaz. “Ne olacak canım” ile başlayan şüphelilerden oluşan bu ilk adımlar kişinin günahı kanıksamasını sağlar. Zamanla da insan şeytanı adım adı takip eden bir köle haline gelir. Efendisi olan şeytan, onu uçurumdan uçuruma sürükleyip durur. İşte bu yüzden önemli olan o ilk adımı atmamaktır.
Yüce rabbimiz (cc);
“Ey iman edenler! Sakın şeytanın izinden gitmeyin. Her kim şeytanın peşinden giderse bilsin ki o kendisinden hep fena, çirkin ve meşru olmayan şeyleri yapmasını ister” (Nur, 24/21) ayeti ile böyle bir takibi bize hatırlatır ve bizi uyarır.
Sevgili Peygamber Efendimizin hadis-i şerifi de bu hakikati çok güzel bir şekilde ifade eder:
”Şüphesiz helal da bellidir. Haram da bellidir. Bunla¬rın dışında bazı şeyler de vardır ki şüphelidir. Bunları insanların birçokları bilmez. Kim şüpheli şeylerden sa¬kınırsa dinini ve ırzını korumuş olur. Kim de şüpheli şeyleri işlerse harama düşer. Bir koru etrafında hayvan ot¬latan ve hayvanların da oraya neredeyse kaçması yakın olduğu gibi. Dikkat; her hükümdarın bir koruluğu vardır. Allah'ın koruluğu (girilmesi yasak olan yer) haramlarıdır. Dikkat edin!Bedende bir et parçası vardır ki, bu işe yarayışlı olursa bütün beden yarayışlı olur. Bozuk olursa bütün beden bozulur. Haberiniz olsun! O kalptir." (İmam Nevevi)
Gayesiz bir yaşam,
Şeytan daha çok miskinlik, tembellik ve meşguliyetsizlikten istifade eder. Bu yüzden gençliğin uğruna hayatını adayacağı zihnini meşgul edeceği bir idealinin olmaması onları malayani meşgalelere çoğunlukla da harama haram ilişkilere sevk eder.
Şeytan boş duran insanın hayalini boş kuruntular, uygun olmayan düşüncelerle doldurur. Hayali istediği çerçevede meşgul eder, nahoş şeyler düşündürerek günah işlemeye zorlar. Bunun için en büyük çözüm hayırlı işlerle meşgul olmak, faaliyet ve iman hizmet yolunda koşturmaktır.
İnternet arkadaşlıkları,
İnternet arkadaşlıkları “ sanal arkadaşlık-hayal arkadaşlık” isimleriyle masumlaştırılmak istense de gerek amaç boyutuyla, gerek içerik, gerek gizlilik boyutuyla ve en önemlisi kurulmuş yuvalara verdiği zarar boyutuyla dinen uygun değildir. Çünkü bilgi edinmek adına temiz bir niyet ve şeffaflık yoktur. Aksine cinsiyet güdüsünün, insanı kurallardan sıyırarak tatminini sağlayacağı zevkleri amaç haline getirdiği bir ilişki vardır.
Olayların boyutları, gelişimleri, sonuçları her açıdan iyice incelendiğinde, ortada toplumun 14-34 yaş gurubunu tehdit eden büyük bir cinsi ahlak bozukluğu tesbit edilmiştir.
Yapılan araştırmalara göre:
İnternet kafelere gidenlerin;
% 43 ‘ünün chat yaptığı,
% 26’sının değişik bilgisayar oyunları oynadığı,
% 7’sinin film izlediği,
% 19’unun internet ortamında gezindiği ortaya çıkmıştır.
Chat yapanların ise;
% 36’sı arkadaş bulmak,
% 14’ü flört,
% 34’ü sıradan konuları konuşmak,
% 6’sı da cinsellik amaçlıdır.
Ahlaksızlık medya yayınları ile zamanla normalleşiyor,
Günlük yayın yapan bir gazetemizde şöyle bir haber yayınlanmıştır:
Bu habere göre dört büyük gazetede, 10 ay içinde yayınlanan haberler üzerinde yapılan araştırmalar, cinsellik içerikli haberlerin, diğer tüm haberlerden 15 kat fazla olduğunu ortaya koymuştur. Bu haberlerde kadın ilk sırada yer almaktadır.
Ergenlik dönemindeki gençler ve çocuklar zihinsel ve bedensel gelişimlerini henüz tamamlamadıkları için, yetişkinlere oranla gayr-ı ahlaki yayınlardan daha çok etkilenmektedirler.
Gariptir, sanat adına başlanan iş, çok geçmeden sanayiye dönüşüyor. Nitekim, bugün afişlerden gazete sayfalarına, film karelerinden TV reklamlarına, sahnelerden sokaklara, yayıncı raflarından mağaza vitrinlerine ve internete kadar her yeri istila eden açık saçıklık en başta sanatla gelmiş, sonra dev bir sanayi halini almıştır. Resim, heykel, fotoğraf, dans, sinema, tiyatro gibi sanatların son asırlardaki seyri, bu sürecin tarihini de ele verir.
Ve bugün, basın-yayın, TV, giyim, reklamcılık gibi pek çok sanayinin hâkim unsuru, açık saçıklıktır. Tekerlek yahut pirinç, hatta sadece erkeklerin kullandığı tıraş köpüğü gibi bir nesne dahi açık saçık bir kadın imajı eşliğinde sunulmaktadır. (Metin Karabaşoğlu)
Çalgılı müzikler dinlemek
Kulaktaki zar, nur-u İmân ile ışıklandığı zaman, kainattan gelen manevi nidaları işitir. Lisan-ı hal ile yapılan zikirleri, tesbihatları fehmeder. Hatta o nur-u İmân sayesinde rüzgarların terennümatını, bulutların naralarını, denizlerin dalgalarının nağamatını ve hakeza yağmur, kuş ve saire gibi her neviden Rabbani kelamları ve ulvi tesbihatı işitir. Sanki kainat, İlahi bir musiki dairesidir. Türlü türlü avazlarla, çeşit çeşit terennümatla kalblere hüzünleri ve Rabbani aşkları intiba ettirmekle kalbleri, ruhları, nurani alemlere götürür, pek garip misali levhaları göstermekle o ruhları ve kalbleri lezzetlere, zevklere garkeder. Fakat o kulak, küfürle tıkandığı zaman, o leziz, manevi, yüksek savtlardan mahrum kalır. Ve o lezzetleri iras eden avazlar, matem seslerine inkılap eder. Kalbde, o ulvi hüzünler yerine, ahbabın fıkdanıyla ebedi yetimlikler, malikin ademiyle nihayetsiz vahşetler ve sonsuz gurbetler hasıl olur.
Bu sırra binaendir ki, şeriatça bazı savtlar helal, bazıları da haram kılınmıştır. Evet, ulvi hüzünleri, Rabbani aşkları iras eden sesler helaldir. Yetimane hüzünleri, nefsani şehevatı tahrik eden sesler haramdır. Şeriatın tayin etmediği kısım ise, senin ruhuna, vicdanına yaptığı tesire göre hüküm alır. (İşaratül İcaz)
Pek çoğu şehvet ve cinsi duygular içeren şarkıları dinlemek gençleri gayr-i ahlaki ilişkilere sürükleyen en büyük etkenlerden biridir. Bu sebeple “Şarkı, kitap ve sünnetle yasaklanmıştır.”
(İmam-ı Kurtubi)
Hadisi şerifte helak vesilesi olarak zikredilen çalgı gençleri karşı cinse meylettirmekte nefsi ve hayvani hisleri harekete geçirmektedir. Efendimiz (asm) bu konuyu şöyle ifade etmiştir:
“Çalgı zinanın çağırıcı ilacıdır.”
“Şunlar zuhur ederse, ümmetimin helaki hak olur:
Lanetleşmeler, içkiler, çalgılar ve erkeğin erkekle, kadının kadınla iktifa etmesi.” (Deylemi,
Hâkim)
Hanımların güzel koku sürünüp sokağa çıkması,
“Bir kadın güzel koku sürünüp bunu hissetsinler diye bir topluluğa uğrarsa zina etmiş olur.” (Nesai, Cami’üs Sağir)
“Her göz yabancı bir kadına bakarak göz zinası işlemiştir. Bir kadın da güzel koku sürünerek erkeklerin yanından geçerse o da aynen bakan erkekler gibi zina etmiş gibidir.” (Tirmizi)
Ebu Hureyre’nin (ra) rivayet ettiği bir hadiste Peygamberimiz (asm) şöyle buyuruyor:
“Koku süründükten sonra mescide gelen kadın, cünüplükten yıkanır gibi iyice yıkansın.” (Nesai)
Resulullah (asm) buyuruyor ki:
“Altın ve kokularla süslenip (masum olan kimseleri kötülük fitnelerine uğratan) kadınların vay hallerine!...” (İmam Suyuti)
Tesettürsüzlük
Resulullah (asm) buyuruyor ki:
“Kocasından ikide bir boşanmak talebinde bulunan veya (ko¬cası için değil de, başkaları için) süslenen kadınlar münafık kimselerdir.” (İmam Suyuti) Kaynak: https://www.sorusorcevapbul.com - Gençleri gayr-ı ahlakî ilişkilere sürükleyen etkenler nelerdir?
ahlak
,
gayrı ahlak
,
gençler
,
tesettürsüzlük
,
iman zayıflığı
,
zevk
,
eğlence
,
eğitim eksikliği
,
yaşam
,
çalgılı müzik
,
bayanlar