" Muhtelif "
Henüz yorum yapılmamış.
18 bin âlem ne demektir?
18 bin alemden kasıt nedir? 18 bin tane dünya mı?
Cevap:
Değerli Kardeşimiz;
“Fatiha süresi” nin birinci ayetinde geçen رَبُّ الْعَالَمين buyruğu ile ilgili olarak te'vil ehli (tefsirciler) pek çok farklı görüşler ortaya atmışlardır. Bir kısım ulema “âlemler” tabirini “on sekiz bin âlem” olarak ifade etmişlerdir. Arapçada kullanılan bu tarz rakamlar genellikle kesret (çokluk) ifade etmek içindir.
Bu kısım ulemanın neden bu rakamı kullandıklarını Bediüzzaman Said Nursi Hazretleri de şöyle açıklamaktadır:
“…Kur'ân-ı Hakîmin cümleleri birer mânâya münhasır değil; belki, nev-i beşerin umum tabakatına hitap olduğu için, her tabakaya karşı birer mânâyı tazammun eden bir küllî hükmündedir. Beyan olunan mânâlar, o küllî kaidenin cüz'iyatları hükmündedirler. Herbir müfessir, herbir ârif, o küllîden bir cüz'ü zikrediyor. Ya keşfine, ya deliline veyahut meşrebine istinad edip, bir mânâyı tercih ediyor. İşte bunda dahi, bir taife, o adede muvafık bir mânâ keşfetmiş…”
Alemlerin sayısı ve neler olduğu hakkında alimlerin görüşleri ise şöyledir:
Asrın müceddidi Bediüzzam Said Nursi Hazretlerine göre:
الحمدلله رب العالمین (Hamd alemlerin Rabbi olan Allah’a mahsusdur) dahi, pek çok hakaiki câmidir. Ehl-i keşif ve hakikat, keşiflerine göre ayrı ayrı beyan ederler. Ben de böyle fehmederim ki:
Semâvatta binler âlem var. Yıldızların bir kısmı, herbiri birer âlem olabilir. Yerde de herbir cins mahlûkat birer âlemdir. Hattâ herbir insan dahi küçük bir âlemdir…” (Mektubat)
On sekiz bin âlem, zerreden ve zerrelerden, sineklerden tut, tâ bin defa zeminden büyük seyyareler ve yıldızlara kadar gayet mükemmel bir muvazene, bir intizam, bir mükemmel terbiye, gayet mükemmel bir adâlet-i kübrayı gösteriyor.(Emirdağ lahikası)
Katade der ki:
"el-âlemûn" kelimesi "âlem" kelimesinin çoğuludur. Yüce Allah'ın dışında bulunan her varlığı ifade eder. Bu kelimenin kendi lafzından tekili yoktur…
Huseyn b. el-Fadl der ki:
Her çağın insanları bir âlemdir. Çünkü yüce Allah şöyle buyurmaktadır: "Âlemler arasından erkeklere gidersiniz ha!" (eş-Şuara, 26/165) Burada yer alan "âlemler"den kasıt insanlardır.
İbn Abbas der ki:
"Âlemler" cinler ve insanlar demektir. Delili ise yüce Allah'ın:"Bütün âlemlere uyarıcı olsun diye..." (el-Furkan, 25/1) buyruğudur. Hz. Peygamber ise, hayvanlara uyarıcı olmamıştır.
El-Ferra ve Ebu Ubeyde der ki:
Âlem aklı eren kimseleri ifade eder. Bunlar da dört ayrı ümmettirler (topluluk): İnsanlar, cinler, melekler ve şeytanlar. O bakımdan aklı ermeyen hayvanlara âlem, denilmez. Çünkü bu şekilde çoğul (el-âlemûn ve el-âlemîn) sadece aklı eren varlıklar için kullanılır.
Zeyd b. Eşlem de der ki:
Âlemler kendilerine rızık verilen kimselerdir. Amr b. el-A'la'nın: Bunlar ruhanî (yani ruh sahibi) varlıklardır sözü de buna yakındır. Yine İbn Abbas'ın şu sözünün anlamı da budur: (Âlem) ruh sahibi ve yeryüzünde hareket eden her varlıktır.
Vehb b. Münebbih de der ki:
Aziz ve Celil olan Allah'ın onsekizbin tane âlemi vardır ve dünya da bu âlemlerden bir tanesidir.
Ebu Said el-Hudri de der ki:
Yüce Allah'ın kırkbin âlemi vardır. Doğusundan batısına kadar dünya tek bir âlemdir.
Mukatil der ki:
Âlemler seksen bin tanedir. Kırkbin tanesi karada kırkbin tanesi de denizdedir.
Er-Rabî b. Enes de Ebu'l-Âliye'den şöyle dediğini rivayet etmektedir:
Cinler bir âlemdir, insanlar bir âlemdir. Bunların dışında yeryüzünün dört bucağı vardır. Bu bucaklardan her birisinde bin beşyüz âlem vardır. Ve Allah bunları ibadeti için yaratmıştır.
Derim ki: Bu konudaki birinci görüş bütün bu görüşlerin en sahih olanıdır. Çünkü her türlü yaratığı ve varlığı kapsar. Buna delil ise yüce Allah'ın şu buyruğudur:
"Fir'avn dedi ki: Âlemlerin Rabbi nedir?
(Musa) dedi ki: Göklerin, yerin ve onların arasında olanların Rabbidir." (eş-Şuara, 26/23-24)
Diğer taraftan bu kelime "âlem ve alâmet'den türemiştir. Çünkü âlem ve alâmet kendisini var edenin delilidir.
Ez-Zeccac da böyle demiştir:
Âlem yüce Allah'ın dünya ve âhirette yarattığı her şeydir.
El-Halil der ki:
Âlem, alamet ve ma'lem; Birşeye delalet eden demektir. Âlem de kendisini yaratanın ve işlerini düzenleyenin varlığına delalet etmektedir. Bu ise açıkça anlaşılan bir durumdur.
(İmam Kurtubi, el-Camiu li-Ahkami’l-Kur’an)
Ayrıca on sekiz bin alem İsm-i İlahiye işarettir
“…on sekiz bin âlemin her birinin ışığı birer ism-i İlâhî olduğunu bana kanaat verecek bir vakıa-i kalbiye-i hayaliyeyi gördüm. Şöyle ki:
Birbirine sarılı çok yapraklı bir gül goncası gibi, şu âlem binler perde perde içinde sarılı, birbiri altında saklı âlemleri bu âlem içinde gördüm. Her bir perde açıldıkça diğer bir âlemi görüyordum. O âlem ise, âyet-i Nur'un arkasındaki, "Allah göklerin ve yerin nurudur." Nur Sûresi: 24:35.
İlâhî, Sen benim Rabbimsin; ben ise kulum. Sen Hâlıksın, ben ise mahlûk. Sen Rezzaksın, ben ise merzuk...
"Yahut onların amelleri, derin bir denizin karanlıklarına benzer ki, o denizi üst üste dalgalar kaplamış, dalgaları da bulutlar örtmüştür. Karanlıklar birbiri üstüne öylesine bastırmıştır ki, elini uzatsa onu dahi göremez olur. İşte, Allah'ın nur vermediği kimsenin nurdan hiçbir nasibi yoktur." Nur Sûresi: 24:40
âyeti tasvir ettiği gibi, bir zulümat, bir vahşet, bir dehşet karanlığı içinde bana görünüyordu. Birden, bir ism-i İlâhînin cilvesi, bir nur-u azîm gibi görünüp ışıklandırıyordu. Hangi perde akla karşı açılmışsa, hayale karşı başka bir âlem (fakat gafletle, karanlıklı bir âlem) görünüyorken, güneş gibi bir ism-i İlâhî tecellî eder, baştan başa o âlemi tenvir eder, ve hâkezâ... Bu seyr-i kalbî ve seyahat-i hayaliye çok devam etti…” (Mektubat)
Allah’a emanet olunuz. Kaynak: https://www.sorusorcevapbul.com - 18 bin âlem ne demektir?