" Kur'an-ı Kerim "
Henüz yorum yapılmamış.
Kurân’ın yedi lehçe üzere okunması Kurân’ın değiştirildiği anlamına mı gelir?
Kur’ân okunurken yedi lehçe, yedi kıraat ve yedi harf olması ne demektir? Bu durum Kurân’ın değiştirildiği anlamına mı gelir?
Cevap:
Kurân-ı Kerim’in yedi harf ve yedi kıraat ile okunması
İslam’ın ilk günlerinden itibaren kendini gösteren ve üçüncü halife Hz. Osman (ra) zamanında bariz bir şekilde ortaya çıkan yedi harf ve kıraat meselesi tefsir hareketinde önemli bir yer tutmaktadır. Bunların her ikisi de, İslam’ın zuhurunda Arap yazısının ibtidai ve Arap lehçesinin karışık bir durumda olmasından ileri gelmektedir. Henüz doğmakta olan bir din, lehçe bakımından değişiklik arz eden bir muhitte, muhataplarına lazım gelen kolaylığı göstermiştir.
Peygamber Efendimiz (asm) şöyle buyurmuştur:
“Şüphesiz ki Kur’ân yedi harf üzere nazil olmuştur. Size kolay geleni okuyun.” (Buhari)
Yedi harf: Lafzı ve maddesi değişik fakat aynı manaya gelen başka bir kelimenin kullanılması demektir.
Yedi kıraat: Aynı kelime üzerinde, med, kasır, hareke, sükun, nokta, irab gibi hususlarda olan değişikliktir.
Yoksa kelimenin harf bünyesinde bir değişiklik yoktur. İhtilaf şekil ve surettedir, madde ve lafızda değildir.
İslam alimleri arasında revaç bulan görüşlerden biri, Kur’ân-ı Kerim’in yedi harf üzerine nazil oluşundan maksat, onun yedi lehçe ve yedi lugat oluşudur. Yani harf kelimesinin bir manası da lugat ve lehçedir.
Ez-zerkeşi bu hususda:
“Kur’ân ve kıraat birbirinden ayrı iki hakikattir. Kur’ân, beyan ve i’caz için Hz. Peygamber’e (asm) nazil olmuş bir vahiydir. Kıraat ise, zikredilen şu vahiy lafızlarının, tahfif ve ağırlaştırma ve diğer yönlerden, yazılması keyfiyetidir.” demiştir. (Mukaddemetan)
Anlaşıldığı üzere yedi harf lafızdaki değişikliktir. Manada ise bir değişiklik yoktur. Bu da Kurân’ın muayyen yerlerindedir. Her yerinde veya her kelimesinde böyle bir şey bahis konusu değildir. Kıraat faaliyeti ise Abbasi devletinin orta devirlerine kadar devam etmiştir.
Yedi harf ve yedi kıraat hususunda, Hz. Ömer’le (ra) Hişim b. Hakim arasında geçen bir hâdise şu şekildedir:
Hz. Ömer (ra) şöyle der:
“Hişam b. Hakim’in Furkan suresini, okuduğumuz şekilden başka türlü okuduğunu işittim. Çünkü Hz. Peygamber (asm), bu sureyi bana okumuştu. Ona okumasını bitirinceye kadar mühlet verdim, sonra onu elbisesinden yakalayıp, Peygamber’e (asm) getirdim:
“Ya Resulallah! Bundan, Furkan suresini bize öğrettiğinden başka şekilde okuduğunu işittim.” dedi.
Peygamberimiz (asm) ona oku dedi, oda evvelce benim işittiğim şekilde okudu. Bunun üzerine Peygamberimiz (asm):
“Böyle nazil oldu.” dedi. Bana oku dedi, ben de okudum.
“Bu böyle nazil oldu. Kur’ân yedi harf üzerine nazil olmuştur. Hangisi kolayınıza gelirse onu okuyun.” dedi. (Buhari)
Anlaşıldığı gibi Kurân’ın yedi ayrı kıraat ve harfle okunması bilmeyenler için tartışma konusu olabilmekteydi.
Günümüzde ise insanların aklına “Acaba Kur’ân değiştirildi mi?” diye şüpheler gelebilmekte ve bu tür okuyuş tarzlarını kolayca eleştirebilmektedirler. Fakat bu durum yedi harf ve yedi kıraat meselesinin bilinmemesinden ileri gelmektedir. Kurân’ın aslı ise hiçbir zaman değişmemiştir.
Muhammed b. Ka’b el-Kurezi: “İbn Mes’ud, Ubeyy b. Ka’b ve Zeyd kıraatleriyle yazılmış üç Mushaf gördüm, fakat bunların hiçbirinde birbirine bir şey bulamadım.” demektedir. (Mukaddemetan)
Yedi harf ve yedi kıraat meseleleri Müslümanlar için bir kolaylık olmuştur
Asr-ı saadette Arap lehçesinin karışık olması dolayısıyla gerek yedi harf gerekse yedi kıraat meselesi insanlar için bir rahmet olmuştur.
“Cibril (as) Peygamber Efendimiz’e (asm) mülaki olduğunda:
“Ey Cibril, ben ümmi, aciz, ihtiyar, çocuk ve köleler bulunan bir ümmete gönderildim. Bu adamlardan hiç biri kitabı okuyamazlar.” dedi. Cibril (as) da:
“Ey Muhammed, Kurân’ı yedi harf üzerine oku!” diye buyurdu. (Tefsiru’l-Taberi)
Ubeyy b. Ka’b dan rivayet edildiğine göre: “Hz. Peygamber (asm) Benû Gıfar suyunun yanında iken, O’na (asm) Cibril (as) geldi ve:
“Allah (cc) ümmetine, Kurân’ı bir harf üzerine okumanı emrediyor” dedi. Peygamber Efendimiz (asm) da:
“Allah’tan mağfiret ve afvımı isterim, ümmetim buna takat getiremez” dedi. Bu şekilde konuşmalar üç defa tekrar eder. Dördüncü de Cibril (as):
“Allah (cc) ümmetine Kurân’ı yedi harf üzerine okumanı emrediyor. Hangi harfi okurlarsa onda isabet ederler.” (Buhari)
Fakat unutulmamalıdır ki: Kurân’ın yedi kıraat meselesi yazıyı etkilememiş yalnızca kıraat hususunda farklılıklar göstermiştir. Bu durum ise o günün şartlarında yazı üslubunun gelişmediği, yazı malzemesinin fazla bulunmaması ve okuma yazmanın fazla yaygınlaşmamasından kaynaklanmaktadır. Yedi harf ve yedi kıraat meselesi o zaman için verilmiş bir ruhsattır.
Yani şu anda Kurân’da geçen bir kelime yerine aynı manada olan başka bir kelime koymak veya harf ve harekelerde küçük de olsa bir değişiklik yapmak hiçbir şekilde uygun olmaz. Çünkü Kur’ân-ı Kerim şu anda yazımı, harekesi ve imlası ile tamamlanmış olarak elimizde bulunmaktadır. Zaten yedi farklı okuyuş tarzı da mevcuttur. Bunların dışına çıkılmamalıdır.
Kaynak: Tefsir Usulü, Prof. Dr. Kaynak: https://www.sorusorcevapbul.com - Kurân’ın yedi lehçe üzere okunması Kurân’ın değiştirildiği anlamına mı gelir? İsmail Cerrahoğlu