" Ahiret "
Henüz yorum yapılmamış.
Kabir azabı var mıdır?
Kabir azabı nedir? Kabir azabı var mıdır? Kuran-ı Kerim’de kabir azabıyla ilgili her hangi bir ayet bulunmakta mıdır?
Cevap:
Kabir azabıbirçok nassla sabit olan bir gerçektir. Dünya hayatı ile kıyametin kopmasına kadar geçen zamanda berzah denen ara bir devre vardır, buna kabir hayatı da denebilir.
Kabir hayatı, bir bakıma ahiretin giriş kapısı ve başlangıcı sayılır. Ölen kimse, ister kabre defnedilsin, yırtıcı hayvanlarca parçalansın; ister ateşte yanıp külleri savrulsun ya da denizde kaybolsun, onun için kabir hayatı başlamış olur.
Ehl-i Sünnet’e göre, kâfirlere ve bazı günahkâr müminlere kabir azabı vardır. Kabir, iman ve salih amel sahipleri için Cennet bahçelerinden bir bahçe; kâfirler için de Cehennem çukurlarından bir çukurdur. Kabir hayatının, azap şeklinin mahiyeti hakkında, âlimler ayrı görüşler ileri sürmüşlerdir. Azabın ruha, bedene veya her ikisine birlikte yapılması, sonucu değiştirmez. Çünkü salih amel sahibi insanlar kabirde güzel bir hayat yaşarken, kâfirler, büyük bir sıkıntı ve ızdırap içinde bulunacaklardır. (Şamil İslam Ansiklopedisi)
Kabir azabımeselesi Kur’anda hem açıkça hem de işarî olarak zikredilmiştir. Kapalı olan kısımları Allah Rasulü’nün (asm) hadislerinden ve bu meselenin mütehassısı olan İslam âlimlerinden öğrenilir. (Kütüb-i Sitte)
Ayet ve hadislerde ise kabir azabı şu şekilde geçmektedir:
“Onları biz biliriz. Onlara yakında iki def‘a (dünyada ve kabirde) azâb edeceğiz; sonra da (âhirette) büyük bir azâba döndürüleceklerdir.” (Tevbe, 101)
“... Biz onları, muhakkak ki iki kere cezalandıracağız. Ki bunun biri dünya azabı, biri kabir azabıdır. Sonra azim (yani azametli) bir azaba uğratılacaklar ki bu da kıyamette ebedi olarak kalacakları cehennem azabıdır.” (Hak Dini Kur’an Dili)
“(O kötü azab) ateştir! (Onlar) sabah akşam ona arz olunurlar. Kıyâmet kopacağı gün ise: “Fir‘avun âilesini azâbın en şiddetlisine sokun!” (denilecektir).” (Mü’min, 46)
Bu ayette kabir azabının varlığı açıkça ifade edilmiştir. Çünkü ayette kıyamet azabından ayrıca söz edilmekte ve bunun kabirde her gün çektikleri azaptan daha şiddetli olacağı belirtilmektedir. (Kütüb-i Sitte)
“Kim de benim zikrimden yüz çevirirse, onun için dar bir geçim vardır.” (Taha, 124)
Resulullah (asm), ayetindeki “dar bir geçim” ifadesi için:
“Bu kabir azabıdır. Onun kabri, üzerine daraltılır da, kaburgaları orada darmadağınık olur.” buyurmuşlardır. (Bezzar, İbni Ebu Hatim) (İbn-i Kesir)
“Allah îmân edenlere, dünya hayâtında da, âhirette de sağlam sözle (kelime-i şehâdetle) sebat verir.” (İbrahim, 27)
Resulullah (asm) ayetinin manasını açıklarken:
“Müslüman’a kabirde sorulduğu zaman Allah’tan başka ilah olmadığına ve Muhammed’in Allah'ın elçisi olduğuna şehadet eder.” demiştir. (Buhari, Müslim)
Bir yahudi kadın Hz. Aişe’nin yanına girdi. Kabir azabından bahsederek:
“Allah seni kabir azabından korusun!” dedi. Hz. Aişe de Resulullah’a (asm) kabir azabından sordu. Aleyhissalatü vesselam:
“Evet, kabir azabı haktır. Onlar kabirde azap çekerler, onların azabını hayvanlar işitir.” buyurdu. Hz. Aişe der ki:
“Bundan sonra Resulullah’ın (asm) namaz kılıp da, kabir azabından istiaze etmediğini hiç görmedim.” (Buharî, Müslim, Nesaî)
İbn-ı Abbas (ra) anlatıyor:
“Resulullah (asm) bir gün iki kabre uğradı ve:
“Burada yatanlar azap çekiyorlar. Azabları da büyük bir günahtan değil.” buyurdular.
Sonra sözlerine şöyle devam ettiler:
“Evet! Biri nemimede (laf getirip, götürmede) bulunurdu. Diğeri de idrar sıçrantısına karşı korunmazdı."
Resulullah (asm) sonra yaş bir hurma dalı istedi, ikiye böldü. Birini birinin üzerine, diğerini diğerinin üzerine dikti. Sonra da:
"Belki bunlar yaş kaldıkça azabları hafifler." dedi.” (Müslim)
Bir hadiste de şöyle buyrulmaktadır:
"Ölü mezara konulunca, birine Münker, diğerine Nekir adı verilen siyah mavi iki melek gelir; ölüye derler ki:
"Şu Muhammed (asm) denilen zat hakkında ne dersin?" O da şöyle cevap verir:
"O, Allah'ın kulu ve Resulüdür. Ben şahitlik ederim ki Allah'tan başka ilâh yoktur, Muhammed de O'nun kulu ve elçisidir. Bunun üzerine melekler:
“Biz senin böyle diyeceğini zaten bilmekte idik." derler. Sonra onun mezarını yetmiş arşın genişletirler. Daha sonra bu ölünün mezarı ışıklandırılır ve aydınlatılır. Daha sonra melekler ölüye:
"Yat ve uyu" derler. O da:
"Aileme gidin de durumu haber verin." der. Melekler ona:
"Zifafa giren ve sadece en çok sevdiği kişi tarafından uyandırılan şahıs gibi mahşer gününe kadar sen uyumana devam et." derler. Eğer ölü münâfık olursa, melekler şöyle der:
"Şu Muhammed (asm) denilen zat hakkında ne dersin?" Münâfık da şöyle cevap verir:
"Halkın Muhammed hakkında bir şeyler söylediklerini işitmiş, ben de onlar gibi konuşmuştum. Başka bir şey bilmiyorum. Melekler ona:
"Böyle diyeceğini zaten biliyorduk" derler. Daha sonra yere:
"Bu adamı alabildiğine sıkıştır" diye seslenilir. Yer de sıkıştırmaya başlar. Öyle ki o kimse kemiklerini birbirine geçmiş gibi hisseder. Mahşer gününe kadar bu sıkıntı devam eder." (Tirmizi)
Zeyd ibnü Sabit (ra) anlatıyor:
“Resulullah (asm) bizimle birlikte, Beni Neccar’a ait bir bahçede bulunduğu bir sırada bindiği katır, onu aniden saptırdı neredeyse (sırtından yere) atacaktı. Karşımızda beş veya altı kabir vardı. Aleyhisselatü vesselam:
“Bu kabirlerin sahipleri var mı?” buyurdular. Bir adam:
“Ben biliyorum” deyince, Resulullah (asm):
“Ne zaman öldüler?” dedi. Adam:
“Şirk devrinde!” deyince, Resulullah (asm):
Bu ümmet kabirde fitneye maruz kılınacak. Eğer birbirinizi defnetmemenizden korkmasaydım şahsen işitmekte olduğum kabir azabını size de işittirmesi için Allah’a dua ederdim.” Oradakiler:
“Kabir azabından Allah’a sığınırız” dediler. Resulullah (asm):
“Cehennem azabından da Allah’a sığının!” dedi.
“Cehennem azabından da Allah’a sığınırız!” dediler.
“Fitnelerin açık va kapalı olanından Allah’a sığının!” dedi:
“Fitnelerin açık va kapalı olanından Allah’a sığınırız!” dediler:
“Deccal’in fitnesinden Allah’a sığının!” buyurdu.
“Deccal’in fitnesinden Allah’a sığınırız!” dediler.” (Müslim)
Ebu Eyyüb El- Ensari (ra) anlatıyor:
“Güneş battıktan sonra Rasulullah (asm) çıkmıştı, bir ses işitti:
“Bu kabirlerde azap çeken yahudilerin sesidir.” buyurdular.” (Buhari, Müslim)
Hz. Enes (ra) anlatıyor:
Hz. Peygamber (asm) şöyle istiaze ederlerdi:
“Allah’ım! aczden, tembellikten, korkaklıktan, düşkünlük derecesine varan ihtiyarlıktan, cimrilikten sana sığınırım. Keza, kabir azabından sana sığınırım, hayat ve ölüm fitnesinden sana sığınırım!” (Ebu Davud) Kaynak: https://www.sorusorcevapbul.com - Kabir azabı var mıdır?