" Muhtelif "
Henüz yorum yapılmamış.
Günümüz ve Hadisler
Oryantalistler Müslümanlardaki mukavemet gücünün, Kur’ân ve hadislerden kaynaklandığını, eğer Müslümanların Kur’ân ve hadislere olan itimatlarını kırarlarsa, bu alanda başarılı olacaklarını düşünüyorlardı.
İslâm’ın ikinci ana kaynağı olan hadislerin, doğuşundan günümüze kadar İslâm toplumlarını oluşturma ve yaşatma alanında mühim bir rolü olmuştur. Hadisler İslâm’ın yayılmasına etkide bulunmuş, farklı kültür ve coğrafyada yaşadıkları halde, İslâm toplumlarını birbirine yakınlaştırarak, homojen bir kültürün oluşmasında etkin bir rol üstlenmiş, tarih üstü bir karaktere bürünerek Asr-ı Saadet’i sürekli bugüne taşımıştır. İslâm’ın sürekliliğini sağlayan geleneği hadis oluşturmuştur ve bu geleneği korumak için her türlü değişime karşı mukavemet vazifesini de yine hadis sağlamıştır. Bu özellikleriyle sünnet/hadis İslâm toplumlarını şekillendirme, kimliklerini muhafaza etme ve sömürge karşıtı faaliyetleri beslemede büyük bir ehemmiyet arz etmiştir. Bilhassa 18. asırda oryantalistlerce “militan”, “aktivist” ve “fundamantalist” olarak nitelendirilen ihyâ hareketlerine hadislerin büyük tesiri olmuş ve bu hareketler İslâm toplumlarının batılılaşmasında en büyük engel teşkil etmiştir .
Sömürgeciliğin keşif kolu gibi çalışan Oryantalistler, Müslümanları dinlerinden uzaklaştırmadıkça, İslâm ülkelerini sömürgeleştiremeyeceklerini ve onların mukavemetini kıramayacaklarını anlamışlardı. Müslümanlardaki mukavemet gücünün, Kur’ân ve hadislerden kaynaklandığını, eğer Müslümanların Kur’ân ve hadislere olan itimatlarını kırarlarsa, bu alanda başarılı olacaklarını düşünüyorlardı. Müslümanları Kur’ân’dan soğutmanın zorluğu, ister istemez hadisler üzerinde daha çok durmayı netice verdi. Hadise vurulacak darbe, Müslümanlar arası homojenliği ortadan kaldıracak, birlik beraberlik ruhunu öldürecek, sömürgecilere karşı direniş kırılacak, aynı zamanda İslâm ülkelerinin batılılaşmasına sebep olacaktı. Oryantalist çalışmalar, bilhassa 1850-1950 yılları arasında hadis üzerinde yoğunlaşmıştır. Bu yıllar sömürgeciliğin de, en revaçta olduğu dönemlerdir.
19. yüzyıl sonları ve Birinci Dünya Savaşı sonrasında Avrupalı oryantalistler, sömürgeleştirilen İslâm ülkelerinde faaliyetlere giriştiler ve kısa zamanda netice aldılar.
Oryantalistlerin çalışmaları neticesinde Müslümanların hadis ve sünnete bağlılığında çözülmeler başladı. Bazı Müslümanlarda hadislerin sıhhatine aşırı bir güvensizlik oluştu. Bir kısım Müslümanlar Kur’ân bize yeter hadise lüzum yok derken, bir başka grup mütevatir hadisleri bile inkâr ediyor, başka bir grup, aklına uyanı kabul edip, uymayanı red ediyor. Bir başka kısım Buhârî, Müslim gibi hadis otoritelerinin kitaplarında, mevzu hadis olduğunu söylüyor, bir kısmı da sahabelere dil uzatıyordu.
Tarihi süreç itibarıyla, 20. yüzyıla kadar hadis ve sünnete Müslümanların bu şekilde yaklaşmadığı, bu sünnet düşmanlığı veya sünnete itimatsızlığın geniş boyutlarda bu asırda ortaya çıktığı görülür. Kaynak: https://www.sorusorcevapbul.com - Günümüz ve Hadisler
Yazar: İdris Tüzün