" Kur'an-ı Kerim "
Henüz yorum yapılmamış.
Kuran'ın Mahluk Olmayışı
Kur'ân mahluk mudur? Halk'ul Kur'ân meselesi nasıl ortaya çıkmıştır?
Halk’ul-Kur'ân meselesi Mutezile mezhep imamlarınca ortaya atılmıştır
Kur'ân-ı Kerim’in sonradan yaratılıp yaratılmadığı (mahlûk) meselesi ilk defa Hicri I. asrın ilk yarısının sonlarında, Ebû Hanife zamanında ortaya çıkmıştır. Bu görüşü ilk ortaya atanlar ise Mutezile (Fiillerde irade ve ihtiyarı insana verip, insanı fiillerinin yaratıcısı kabul eden sapık bir mezhep) âlimlerinden Ca’d bin Dirhem ile Cehm bin Safvan’dır.
Hak olmayan bu mezhebin imamlarından Ca’d bin Dirhem ile Cehm bin Safvan Kurân’ın mahlûk olduğu görüşünü savunmuşlardır. Mutezile imamları, tevhit prensibine yani Allah’tan (cc) başka her şeyin yaratılmış olduğu düşüncesine dayanarak, Kur'ân-ı Kerim’in de Allah’ın (cc) yarattığı bir mahlûk olduğunu söylemişlerdir. Ayrıca Kurân’ın mahlûk olduğunu söylemenin, “kadim” sıfatının çoğalmasını önleyeceğini iddia etmişlerdir. Mutezile’nin Kur'ân-ı Kerim’e “mahlûk” demesinin diğer bir sebebi de, Allah’ın (cc) “kelâm” sıfatının olmadığını savunmalarıdır.
Hak mezhep imamlarının tamamı Halk’ul-Kur'ân meselesine karşı çıkmışlardır
Asrın imamı olan Ebu Hanife başta olmak üzere bütün hak mezhep imamları ve diğer âlimler bu görüşe karşı çıkmış ve Kurân’ın mahlûk olmadığını savunmuşlardır.
İmam-ı A’zam, Ebu Hanife ile İmam-ı Ebu Yusuf, “Kur'ân-ı Kerim mahlûk mu, değil mi” diye altı ay konuştuktan sonra mahlûk olmadığı konusunda sözbirliğine varmışlardır. Ve Kur'ân-ı Kerim’e mahlûk diyenin kâfir olacağını bildirmişlerdir. Ebu Hanife: “Allah'a ait sıfatlar mahlûk değildir. Yarattıklarına ait olanlar mahlûktur.” Yani Kelâm, Allah’a (cc) ait oluşu itibariyle ezelîdir ve yalnızca O’na mahsus bir sıfattır. Ancak Kur'ân-ı Kerim’i okuyanların dillerindeki ses, ezberleyenlerin zihinlerindeki zihnî tasavvur, mushaflardaki yazı hepsi de mahlûktur.” demiştir.
Eş'ari ve Maturidi kelamcılar da; kelamı, “nefsi” ve “lâfzî” olmak üzere ikiye ayırmışlardır.
Nefsi kelam (kelam-ı nefsi) Allah'ın (cc) zatı ile kaim, mahiyetini anlayamayacağımız ezeli bir sıfattır.
Lâfzî kelâm (kelâm-ı lâfzî) ise nefsi kelâma delalet eden ses ve harflerden oluşan Kurân’ın lafzıdır.
Bu lâfzî kelam, hudûs (sonradan olma) nitelikleri taşıdığı için ezeli değildir, mahlûktur. Buna göre “Kur'ân, Allah’ın (cc) kelamıdır, asla değişmez. Mahlûk değildir. Sonradan meydana gelmemiş ve icat edilmemiştir. Mukatta’ harfler, renkler, Kurân’ın, üzerine yazıldığı maddeler ve kelimelerden çıkan sesler ise mahlûktur, sonradan icat edilmiştir.” demişlerdir.
Yine Selef’e göre; Kur'ân Allah’ın (cc) kelâmıdır ve mahlûk değildir. Allah’la (cc) kaimdir ve O’ndan ayrı değildir. Kur'ân ne yalnız anlam, ne de yalnız harflerden ibarettir; her ikisinin toplamından oluşur. Allah (cc) harflerle konuşur, harfler de mahlûk değildir. Fakat harflerin şekli, kulun okuyuşu, sesi ve okuma fiili yaratılmıştır, Allah (cc) ile kaim değildir. Dinlenilen Kur'ân ise mahlûk değildir, Allah (cc) ile kaimdir.
Kur'ân mahlûk değildir
Kur'ân Sıfat-ı İlahi’den (kelam sıfatı) geldiği için mahlûk değildir
“Musa, tayin ettiğimiz vakitte gelip Rabbi ona hitap buyurunca…” (A'raf, 143)
“Eğer müşriklerden biri senden eman dilerse, artık ona eman ver; ta ki Allah’ın kelamını işitsin.” (Tevbe, 6)
“Allah’ta kıyamet günü onlarla ne konuşur, ne de onları (günahlardan) temizler!” (Bakara, 174)
Bu ayetlerden de anlaşılacağı üzere, Allah’ın (cc) sıfatlarından birisi de “Kelam” (konuşmak) sıfatıdır. Kur’ân, bizzat Allah’ın (cc) konuşmasıdır. Allah (cc) mahlûk olmadığı, ezeli ve ebedi olduğuna göre, Allah’a (cc) ait olan “kelam” sıfatı da ezeli ve ebedidir. Kur’ân da Allah’ın (cc) kelamı yani “Kelamullah”dır. Ve Allah’ın (cc) kelamı olması yönüyle mahlûk değildir.
Kur'ân cildi, kâğıdı, mürekkebi, kabı, sesi, mahreci gibi yönleriyle mahlûk, mana yönüyle ise mahlûk değildir
Kurân’ın mahlûk olup olmadığı konusunda hüküm verirken lafızlarını ve onların ihtiva ettiği manayı birbirinden ayırmak gerekir. Zira ilgili olan konulara göre emir, nehiy, haber gibi adlar alan bu ezelî mana, gerçek anlamda bir kelâm sıfatıdır ve mahlûk değildir.
Kelâm-ı nefsi diye adlandırılan bu manayı, insanların idrak alanına indiren Kurân’ın lafızları, cildi, kâğıdı, mürekkebi gibi ibareleri ise mahlûktur.
KAYNAKLAR
Kur'ân-ı Kerim ve Muhtasar Meal
İslam’da Siyasî Ve İtikadî Mezhepler Tarihî Prof. Kaynak: https://www.sorusorcevapbul.com - Kuran'ın Mahluk Olmayışı Muhammed Ebu Zehra
İbn Hazm EI-Fisal
Şamil İslam Ansiklopedisi
İkra İslam Ansiklopedisi Mezhepler Tarihi
Beyhaki 1,388 Nesefi 1, 284-299
kuran cildi
,
dört mezhep
,
mutezile
,
kuran
,
mahluk
,
halkul kuran
,
maturidi
,
sıfatı ilahi
,
kitaplar
,
lafzi kelam
,
nefsi kelam
,
eşari