" Kur'an-ı Kerim "
Henüz yorum yapılmamış.
Kur'ân Geçmiş ve Gelecekten Haber Veriyor
Kurân'ın geçmişten ve gelecekten haber vermesi ne şekildedir? Misallerle açıklayabilir misiniz?
Kur'ân Allah’ın ezeli ve ebedi olan ilminden gelmektedir. Ve Allah'ın kelâmı olması itibariyle geleceğe ve geçmişe dair her şey eksiksiz olarak onda vardır.
İmam-ı Rabbani, Muhyiddini Arabî, Zemahşeri, Sekkaki, Süyuti ve Bediüzzaman gibi dahi âlimler Kur'ân’ın geçmişten ve gelecekten haber verdiğini bizzat tespit etmişlerdir. Belâgat, nahiv, sarf, usul, tefsir gibi ilimlerde ileri gitmiş milyonlar dâhilere göre, Kur'ân baştanbaşa geçmişten ve gelecekten haber veren harika bir kitaptır.
Diğer kutsal kitapların bahsettiği hadiseler Kurân’da da haber verilir.
Dolayısıyla Hz. Âdem’den Hz. Muhammed (asm) zamanına kadar meydana gelen olayların Kur'ân tarafından haber verildiğini İncil ve Tevrat da tasdik etmektedir.
Kur'ân’da anlatılan kıssalar ve ayetlerin işaret ettiği manalar, kronolojik bir sıra takip etmez. Olayların geçtiği yerler, olayın zamanı ve kahramanları hakkında ayrıntılara yer verilmez. Verilmek istenen ders ve anlatılan konu özünden yakalanır. Geçmişe ve geleceğe ait olaylar bazen açıkça göz önüne serilirken çoğu zaman işari olarak haber verilir. Kur'ân’da zikredilen olaylardan anlaşılıyor ki onları haber veren, bütün olayları görüyor, biliyor ve fevkalade bir üstünlükle haber veriyor.
Kur'ân’ın geçmişten haber vermesine misaller
“Firavun ise:ey ileri gelenler! Sizin için benden başka hiçbir ilah bilmiş değilim; Ey Haman! Haydi, benim için çamurun üzerinde ateş yak da (tuğla i’mal edip) bana bir kule yap; belki Musa’nın İlahına muttali’ olurum (O’nu görürüm). Çünkü şüphesiz ben onu gerçekten yalancılardan sanıyorum.”(Kasas, 38)
Bu ayette dikkat edilmesi gereken nokta, Kur'ân’da Haman’ın Firavun'un emrinde inşaatları yöneten bir kişi olarak anılmasıdır.
19. yüzyılda Mısır hiyeroglifleri (şematik şekillerden oluşan yazı) çözülene dek “haman” kavramı bilinmiyordu.Hiyeroglifler çözülünce, Haman isminde birinin Firavun’un yakın bir yardımcısı ve "taş ocaklarının başı" olduğu anlaşıldı. İşte Kur'ân o dönemde hiçbir insan tarafından bilinemeyecek bu bilgiyi vermiştir.
“Görmedin mi Rabb'in, Ad (kavmin)e nasıl (azap) etti? ” “ O (sütunlar üzerine kurulmuş binalarla dolu) direkli İrem (şehrin)e! ” “ ki şehirler içinde onun benzeri yaratılmamıştı.” (Fecr, 6–8)
Kur'ân bu ayetlerde asırlar önce yaşamış olan Ad kavmini ve yüksek sütunlar üzerine kurulmuş olan İrem şehrini haber vermektedir.
1992 yılında NASA'nın uzaydan görüntülediği fotoğraflarda yüksek sütunlar üzerine kurulu şehrin kalıntıları tespit edilmiştir. Arkeolojik kazılarda ortaya çıkarılan yıkık sütunların 15 asır önce Kur'ân'da bahsedilen Ad kavminin yaşadığı İrem şehri olduğu anlaşılmıştır.
“Ötekileri (Firavun ve askerlerini) de buraya yaklaştırdık.” “Ve Musa ile beraberinde bulunanların hepsini kurtardık.” “Sonra ötekilerini suda boğduk.” (Şuara, 64–66)
Bu ayetler Kur'ân’dan asırlar önce yaşamış olan Firavun ve ordusunun denizde boğularak helak olduklarını haber verir.
Yakın geçmişte bulunmuş, Firavun zamanından kalma papirüslerde (yazı kâğıdı) şöyle bir izaha rastlanmaktadır:
Sarayın beyaz odasının muhafızı, kitaplarının reisi Amenamoni'den kâtip Penterhor'a:
“Elemli felaketi, girdaba gark olma felaketlerini öğrenerek reislerin ölümünü, kavimlerin efendisinin şarkların ve garpların kralının denizde mahvolmasını tasvir et. Sana gönderdiğim haber hangi habere kıyas edilebilir?”
Kur'ân’ın gelecekten haber vermesine misaller
"Rumlar (Araplar'ın bulunduğu bölgeye) pek yakın bir yerde (müşrik olan İranlılar'a) mağlup oldu; fakat onlar bu mağlubiyetlerinden sonra bir kaç sene içinde (3 ile 9 yıl arasında, İranlılar'a) galip geleceklerdir." (Rum, 1- 2)
Hıristiyan olan Bizanslılar'ın putperest bir toplum olan Persler karşısında çok ağır bir yenilgiye uğramasından yaklaşık 7 sene sonra inen bu ayette Rumlar'ın birkaç sene içinde İranlılar'a galip geleceği haber verilmiştir. Tarihe bakıldığında ayetin indirilmesinden yaklaşık 7 yıl sonra Bizans ve Pers İmparatorlukları arasında Ninova harabeleri yakınında gerçekleşen savaşta Bizans ordusu, Persler'i yenilgiye uğratmıştır. İşte Kur'ân’ın 15 asır önce haber verdiği bu tarihi olayın aynen çıktığı görülüyor.
“Şanına yemin olsun ki Allah, peygamberine (gösterdiği) o rüyayı hak olarak tasdik etmiştir. Allah dilerse başlarınızı(n saçlarını tamamen) tıraş etmiş ve kısaltmış, emniyet içinde kimseler olarak, korkmadan mutlaka Mescit-i Haram’a gireceksiniz! İşte (Allah) sizin bilmediğiniz şeyleri bildi de ondan (Mekke’nin fethinden) önce (size), yakın bir fetih (Hudeybiye antlaşmasını ve Hayber’in fethini) verdi.” (Fetih, 27) Hz. Muhammed (asm)Medine'de iken rüyasında, müminlerin güven içinde Mescid-i Haram'a girdiklerini ve Kabe'yi tavaf ettiklerini görmüş ve müminleri bu haberle müjdelemişti.
Daha sonra Allah (cc), Peygamber'ine Fetih Suresi'nin 27. ayetini vahyetmiş ve rüyasının doğru olduğunu eğer Allah (cc)dilerse müminlerin Mekke'ye girebileceklerini bildirmiştir.
Bir süre sonra ise Hudeybiye Barışı ve ardından gelen Mekke'nin fethi ile Müslümanlar ayette bildirildiği gibi güven içinde Mescid-i Haram'a girmişlerdir.
"Hem kendisinde büyük bir kuvvet ve insanlar için (birçok) menfaatler bulunan hadidi (demiri, bir nimet olarak) indirdik."
(Hadid, 25)
Bu ayette geçen "Onda büyük bir kuvvet vardır" cümlesi demirin ehemmiyetinden bahseder. İleride insanların demire sahip olup onu işleterek ekonomi ve endüstride ilerleyeceğini işaretle haber verir. Kur'ân'ın bu ifadesi günümüzde aynen ortaya çıkmıştır.
“Yanında kitaptan bir ilim bulunan zat (Âsaf bin Berhıya): ‘(senin) göz açıp kapaman (esnasında, henüz nazarın) sana dönmeden önce, ben onu sana getiririm’ dedi.”(Neml, 40)
Bu ayet Hz. Süleyman’ın vezirinin, Belkıs’ın tahtını Yemen şehri Sana’dan Şam’a getirdiğini anlatır. Ayet, cep telefonu, bilgisayar gibi teknolojik aletlere işaret ettiği gibi ses, görüntü hatta maddenin ışınlanmayla nakledileceğini de işari olarak haber verir. Bugün bu Ayet'in işaret ettiği ‘eşyanın aynen nakli’ henüz gerçekleşmese de, çalışmaları yapılmaktadır.
“Kıyâmet gününe yemîn ederim!” “O kıyâmet günü ne zaman?” diye (alay ederek) sorar.” (Kıyame, 1–6)
Güneş, tekvîr edildiği (dürüldüğü, nûru nârından ayrıldığı, ışığı giderildiği) zaman!
Ve yıldızlar, (karartılarak) döküldüğü zaman!
Ve dağlar, yürütüldüğü zaman!
Ve yüklü develer, başıboş bırakıldığı zaman!
Vahşi hayvanlar, bir araya toplandığı zaman!
Denizler, tutuşturulduğu zaman!
Nefisler, birleştirildiği (ruhlar, bedenlerle bir araya getirildiği) zaman!
Diri diri toprağa gömülen kıza, hangi günahtan dolayı öldürüldüğü sorulduğu zaman!
Sayfalar (amel defterleri), açıldığı zaman!
Gökyüzü, (yerinden sökülüp) koparıldığı zaman!
Cehennem, iyice alevlendirildiği zaman!
Cennet, yaklaştırıldığı zaman!
Her nefis, (hayır ve şer) ne hazırlamış olduğunu bilecektir!" (Tekvir, 1-14)
"O gün o sarsıntı (Sûr’a ilk üfürülüş), sarsacak!
Onu, arkadan gelen (ikinci üfürülüş) ta‘kīb edecek!" (Naziyat, 6–7)
"Ey insanlar! Rabb'inizden sakının! Çünkü kıyametin zelzelesi, pek büyük (korkunç) bir şeydir." (Hacc, 1)
Bilim adamları ve Astrofizik uzmanları yaptıkları çalışmalar sonucu dünyanın hatta tüm güneş sisteminin sonunun mutlaka geleceğini belirlemişlerdir. Bügün Modern bilim yaşlanan yıldızlar ve kara delikler, kâinatın sürekli genişlemesi, uzayda gezen meteorlar gibi unsurlar üzerinde yaptığı araştırmalarla Kur'ân’ın 15 asır önce haber verdiği bu gerçeği tasdik etmiştir. Kaynak: https://www.sorusorcevapbul.com - Kur'ân Geçmiş ve Gelecekten Haber Veriyor